Şiir gibi bir şiir

 Konuşmak gibi bir şiir,

Yazmak gibi bir düşünce,

İlginç geliyor aslında.

Ama her halükarda,

Kalbinden damlayan birşeyse,

Yada zihninden akan,

Ve iyi hissediyorsan,

Ne önemi var,

Ona giydirilen,

Şekil libasının?

Çünkü zerresine kadar,

İçinde sen yaşıyorsun,

Kelimelerin.

Onlar artık senin,

Çamur ve rahimde nutfe,  

Sonrasinda alaka ve mudga,

Ve kemikler. 

Ete bürünmüş kemikler.

Bambaşka bir şiir ortaya çıkıyor,

Şanı yüce Yaratıcı.

İzin verdiği müddetçe,

Hisseder ve düşünürsün,

Yaptığını,

Yaptım sanırsın.

Ettiğini ettim.

Yine de bir kulsun işte.

Şiir yazmaya çalışan.

Olsundu.

Yeryüzünde halife,

Esfelden âlaya,

Geniş bir darlık içinde,

Bu da bir yolsa,

Kendi ihtiyarında,

Demek ki

Yürüyecek birileri

Muhakkak vardır bir zaman.

Muhakkak demişken,

Ölecekmişiz biz.

Ve kıyamet.

Üzerimizdeki yedi yol, 

Ve nimetler türlü türlü;

Gökten inen su,

Hurma bahçesi, üzüm bağı,

Zeytin ağacı Sîna dağında,

Hayvanlar ve süt.

Bunların

Ne alakası var şiirle?

Dersen,

İşte bu yüzden 

Şiir yazıyorum.

Yazdığımı sanıyorum.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vanuit een ander venster

Güneşli günler

Farketmez